“Masadaki 5 kişi aynı anda yemek yedik.
Kimse başkasının kaşığından yemedi; kimsenin yumurtası soğumadı. Çaylar sıcak
içildi; taze sıkılmış meyve suları bitirildi. Bütün bunlar olurken etrafta ne
bir televizyon, ne bir reklam panosu, ne bir tablet, ne de bir cep telefonu
vardı. Kimse video izlemedi, herkes sohbete katıldı. Kimse çantasından evde
başkası için önceden hazırladığı bir püreyi çıkartmadı. Kimsenin beslenme
çantası yoktu.”
Sf. 85
Bebek
Liderliğinde Beslenme BLW kitabı Avrupa çıkışlı bir bebek beslenmesi yöntemi
olan, “baby led weaning” kısaltılmış
haliyle BLW’yi enine boyuna tartışan bir kitap. Hemen eklemeliyim kitabı en çok
sevme nedenlerimden birisi buydu: BLW yöntemini açıklamaktan ziyade enine
boyuna tartışan bir kitap bu. Yazarları sekiz ayrı anne. Girişte kısaca BLW
yönteminin prensiplerini anlatıp ardından her biri ayrı ayrı kendi bebeklerinin
BLW yolculuğunu paylaşıyorlar. Bu sekiz anne; çevremize BLW’yi nasıl anlatırız,
anneanne babaannelerle BLW, ilk altı ay
sadece formül sütle beslenmiş bir bebeğin BLW’ye geçişi nasıl olur, atak
dönemlerindeki iştahsızlıklar, iştahsız bebeğe nasıl yaklaşılmalı, fazla
iştahlı bebeğe nasıl yaklaşmalı, alerjik bebeklerde BLW gibi birçok konuya açıklık
getiriyor. Dışarda yemek yerken BLW nasıl uygulanır, başka evlerde nasıl
uygulanır, BLW seansı sonrası temizlik nasıl yapılır yahut en temiz şekilde BLW
nasıl uygulanır gibi pratik sorulara da cevap veriyorlar. BLW’nin nasıl
uygulandığıyla alakalı temel bilgiler internette mevcut, o kısma değinmiyorum.
Kitapta anlatılanları bebek
beslenmesine dair çok yol gösterici ve faydalı bulmakla birlikte, kitap beni
BLW hakkında kendi zihnimde daha ayrıntılı düşünmeye itti. Şimdi tekrar başa
dönersek; BLW’nin açılımı baby-led weaning Türkçe’de “bebeğin liderliğinde sütten
kesilme” gibi bir anlam taşıyor. Çocuk yetiştirme konusunda gittikçe daha ‘doğallaşan’
Avrupa’nın[1]
bebeği sütten kesme işini de en doğal yoldan halletmek istemesi sonucu ortaya
çıkmış bir yöntem yani. Hedef, bebeğin katı gıdayı kendisinin yemesi, kendi
yediği için de ne kadar yediğini de kendisinin belirlemesi ve bunun akabinde ne
kadar anne sütü ya da formül süt alacağını da kendisinin karar vermesi. Bu
yöntemi uygulayan insanların bebeklerini üç-dört yaşına kadar emzirmekte beis
görmeyen insanlar olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Bu noktada anne sütü
almayan bebeklerin seçeneği ne bilmiyorum. Bence BLW’nin eksi yönlerinden
birisi bu: emmeyen bebeklerin durumu biraz belirsiz bırakılmış. En azından
benim araştırdığım kadarıyla gözlemim böyle.
Bütün bunları neden söyledim? Katı
bir BLW uygulaması (yani tüm prensipleriyle) bana kalırsa Türk kültürüne pek
müsait değil. Türk anneleri genelde bebeklerini en fazla iki yıl emzirir.
Bakara 233. Ayette de bu böyle geçer. Bazı alimler iki buçuk yaşına kadar emzirmeyi
de uygun bulmuşlar. İki buçuk desek de durum pek değişmiyor. Mesela bebeğini
emzirmeyi bırakmaya niyetlenmiş bir anne bebeğinin aldığı katı gıda miktarını
arttırarak bebeğinin beslenmesine “liderlik” edebilir. Hatta bu genelde
başvurulan bir yöntemdir. Yani biz emzirmeyi de, bebeğin katı gıda alımını da
tamamen bebeğin liderliğinde gerçekleştirebilen bir millet değiliz. Bebeğin
katı gıdaya hiç ilgi göstermediği durumlarda ise psikolojik olarak bunu
kaldırabilecek Türk anne sayısının bir hayli az olduğunu düşünüyorum.
Diğer bir taraftan bebeğin erkenden
anne sütünü/ formül sütü daha fazla içmemeye karar vermesi gibi bir durum da
var. BLW yöntemi bir bebeğin ana öğününün bir yaşına kadar anne sütü ya da
formül süt olduğunu savunuyor. Peki bir bebek, örneğin dokuz aylıkken deli bir
iştahla yemek yer ve sütten uzaklaşırsa ne olacak? O zaman da onun liderliğine
saygı duyacak, emmeyi bırakmasına izin verecek miyiz? Yahut hangi doktor bir
yaşından önce formül sütü tamamen kesmeyi onaylayabilir? İşin bu yönüyle de BLW
sadece Türk annelerine değil, belki de dünya üzerindeki çoğu anneye ters. Kaldı
ki Bebek Liderliğinde Beslenme BLW kitabında
da bebeği çok iştahlı olan bir anne bebeğinin emmeyi erken bırakmasından
kaygılandığını itiraf ediyor. Sonuç olarak ben BLW’nin kağıt üzerindeki bazı
söylemlerinin fazla romantik olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca kitabı okuduğunuzda klasik
yöntemde bebek illa kaşıkla yedirilir yahut BLW uygulanmıyorsa bebek ille de
püreyle ya da bulamaçla beslenir, dört yaşına kadar pütürlü yiyemez, beş yaşına
kadar kaşık tutamaz gibi bir algıya kapılabilirsiniz. Oysa ki bunların
hiçbirisi doğru değil. Kaşık yapay geliyorsa ellerinizle (evet doğru duydunuz)
bebeği besleyebilirsiniz. Pişirilenler püre olmak zorunda değil; çatalla biraz
ezerek verebilirsiniz. Hatta BLW usulü hazırlayıp pişirdiğiniz parmak besinleri
kendiniz elinizle bebeğinizin ağzına tutabilirsiniz. Bebek beslenmesinin ya
zorla ya da BLW gibi iki uçta seyreden bir durum olması gerekmiyor.
Buraya kadar BLW’nin uygulanabilinemez taraflarından
bahsettim ama bu BLW’nin kimi yönleriyle ne kadar muhteşem olduğunu
değiştirmiyor pek tabii. Kitabı okuduğunuzda zaten BLW’ye aşık olmamanız mümkün
değil. Adına BLW değil de “Bebeklerde Sofra Adabı” dense bence tam anlamıyla
uyardı. Çünkü bu sekiz annenin bebeğinde ortak olarak gördüğüm şey buydu:
mesele bebeklerin kendi kendilerine yemeleri değil, bir sofra edebine sahip
olmalarıydı. Bu kitabı okuduktan sonra kaçınılmaz olarak etrafımdaki bebekleri
ve çocukları yemek zamanlarında gözlemlemeye başladığımda, Türk anneleri olarak
çocukların uykusuna, zeka gelişimine, büyüklerine nasıl davranmaları
gerektiğine gösterdiğimiz özen kadar onların belli bir sofra adabı edinmelerine
özen gösterilmediğimizi fark ettim. BLW bu anlamda çok değerli. Daha altı
aylıktan başlayarak, bebeğe bir ‘sofra düzeni’ oturtuluyor. Bebek
anne-babasıyla beraber sofraya oturuyor. Ortalama bir yemek yeme süresi boyunca
mama sandalyesinde önünde yemeklerle cebelleşiyor. Yiyor veya yemiyor ama o
ortamı tecrübe ediyor. Yemeği bitince elleri temizleniyor ve sofradan kalkıyor.
Bu esnada oyun oynamıyor, ailesi yemek yerken o çizgi film seyretmiyor. Yazının
başında alıntı yaptığım bölüm bu yüzden çok hoşuma gitti. BLW ile beslenen bir
bebeğin, kaşıkla beslenen bir bebeğe göre bu adaba uyum sağlaması daha kolay
oluyor. Çünkü aile üyeleriyle eşzamanlı olarak yemeğini yiyor. Mesela kitabın
yazarlarından biri olan anne, anneanne evindeyken yer sofrasında yemek
yediklerini; bebeğinin sofrayı görünce hemen gelip kendisinin sofra başına oturduğunu
yazmış. Bu bence çok ama çok değerli bir alışkanlık. O yüzden bebekleri kaşıkla
da beslesek, BLW yöntemini de uygulasak işin bu kısmına da dikkat vermek bence
çok mühim. Mühimmiş, bu kitabı okuduktan sonra anladım.
Bunun dışında tabi ki BLW’nin ayan
beyan ortada olan faydalarını da var. Bebeğin motor becerilerinin gelişmesi,
yemek yeme tecrübesinin kimse onu zorlamadığı için daha pozitif olması, yemeği
elleri ve yüzüyle de hissetmesi gibi. Onları malumun ilamı olacağından uzun
uzun yazmıyorum. (Kendi kendine yemek yiyen bebeğin şirinliğini eklemeyi
unutmuşum.)
Bu kitabı okumanızı şiddetle
tavsiye ederim. Özellikle yeme bozukluğu olduğunu düşünen kişiler, okurken
kendilerini de daha iyi anlayacaklardır. Zira biz çok düzgün yöntemlerle
beslenmiş bir nesil değiliz. Hatta bence Türkiye hala beslenme konusunda
yeterli bilince sahip bir ülke değil. Kitabı okurken psikolog Nilüfer
Devecigil’in “yedirmek de bir şefkat işidir” sözü bir taraftan kulağınızda
olsun.[2]
Hatta Devecigil’in Işığın Yolu kitabını da önden okuyarak; beslenme ve şefkat
ilişkisi hakkında bilgilenebilirsiniz. Yiyecekleri buharda haşlayıp parmak
şeklinde kesip bebeğin önüne sunmak (yani BLW) dışında bir ek gıdaya geçiş
yöntemi için aşağıya bıraktığım linke bir göz atabilirsiniz.[3]
Sonuç olarak ben “BLW’ye inanma,
BLW’siz kalma” düşüncesindeyim. Tıpkı bebek beslenmesine dair olan diğer
olguları takip ettiğim gibi BLW’yi de yakından takip ediyorum. Bu kitabı da o
yüzden öneriyorum. BLW’yi bilip, artılarını eksilerini kendi şartlarımıza göre
değerlendirip bebek beslenmesi işine ona göre devam edebiliriz. Biriyle
başlayıp diğerine dönülmez diye bir kaide de yok. Bir gün klasik, öbür gün
BLW’ci olabiliriz. Bebeğimiz kendi
yediğinde daha güzel yiyor da olabilir, birisinin yedirmesinden daha çok hoşlanıyor
da olabilir. Ya da tercihi dönem dönem değişebilir. Günün sonunda bebeğimizi
sağlıklı ve sevgiyle beslediğimiz sürece her şey gibi BLW de onlarcası
arasından sadece bir seçenek.
[1]
Avrupa’nın çocuklarını doğal yollarla yetiştirme eğiliminde olduğunu sağdan
soldan duydum.
[2] Nilüfer
Devecigil Instagram hesabında (@niluferdevecigil) bunu yazmıştı.
[3] http://www.istanbulcocuknefrolojisi.com/ek-gidalar.html